YENİ BASKIYA ÖNSÖZ
Zihnimizdeki Karakolların Yıkılması, Yargılama Süreçleri ve Özgürleşme kitabının ilk baskısı, Kasım 1991 yılında Ankara’da Yurt Kitap-Yayın’da yapılmıştır. Bu, İBV’de yapılan ilk baskıdır.
Devletin Kürd politikası, Kürdlerin ve Kürdçe’nin inkarına, reddine, imhasına ve asimilasyonuna dayanmaktadır. Kürdlerin Türklüğe asimilasyonu, Kürdçe’nin unutturulması, Kürdlerin yaşadığı bütün alanlarda, toplumsal, ekonomik, kültürel vs. bütün ilişkilerde Türkçe’nin egemen kılınması, Cumhuriyet tarihi boyunca devletin sistematik bir şekilde, kararlı bir şekilde uyguladığı bir politika olmuştur.
Bu politikanın, bu uygulamanın çok önemli bir aracı da korkudur. Kürdlere korku salmak, Kürdlere salınan korkunun hiç eksilmemesini sağlamak için her türlü önlemi almak, durmadan korkuyu arttırmak, örneğin tek parti yönetiminin çok hassas olduğu bir konudur. Bu korkuyu Kürdlerin zihinlerine sokmak, insanın en küçük hücrelerine kadar bu korkuyla yaşamasını sağlamak, Cumhuriyet boyunca, devletin hiç vazgeçmediği bir politika, uygulama olmuştur.
Bu korku, şüphesiz devlet korkusudur. Jandarma, polis korkusudur. Bunun, azarlanmaktan öldürülmeye kadar dereceleri vardı. Evini, köyünü yakılması-yıkılması, sürgün edilmesi, çocuklarının kaçırılıp öldürülmesi, genç kadınların kaçırılması, yakalanıp işkence edilmesi vs. İnkarcı, redci, imhacı resmi ideolojinin gerekleri salınan bu korkular eşliğinde Kürd halk yığınlarına şırınga edilmektedir.
12 Mart Rejimi’nde, Diyarbakır-Siirt İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde yapılan yargılamalar, Askeri savcıların iddianamelerine karşı tutukluların savunmaları, korkunun kırılmasında çok önemli bir süreç olmuştur. Bu süreçte, devletin Kürd insanlarının zihinlerinde kurmaya çalıştığı karakollar birer birer yıkılmıştır.
Bu kitapta, yargılamaya konu edilen yazılar, kitaplar, bu yazılarla ve kitaplara ilgili iddianameler, savunmalar, zihinlerde kurulan, karakolların nasıl yıkıldığını açık bir şekilde göstermektedir.
Zihnimizdeki Karakolların Yıkılması kitabında, bir mektupla ilgili iddianameler ve savunmalar ayrıntılı bir şekilde ele alınmış, incelenmiştir.
Bu kitabın yeniden yayınlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim.
İsmail Beşikci
Ocak 2023
YAYINEVİ’NİN NOTU
Bu kitap taşa taş diyen bir bilim adamının Kürt’e Kürt dediği için başına gelen trajik olayların belgesidir. Bir bilim adamının teslim alınmaya çalışılmasının, onun çok basit gerekçelerle aşağılanmaya çalışılmasının ibret verici öyküsüdür.
Her zamanki gibi Beşikci’yi resmi ideolojinin emir ve komutasıyla suçlayan mahkemeler, bir de 12 Eylül yılları eklenince, sanki bu yargılamalar açığa çıkmayacakmış gibi pervasızlaşabilmişlerdir.
12 Eylül zindanlarındaki kişiliği parçalamaya, yok etmeye, insanları beyinlerini kusturmaya yönelik baskılar, mahkemelerin somut iddialardan yoksun polis fezlekesi gibi mütalaaları ile birleşmiştir. Sanıklar konuşturulmamış ve zaten normal açık duruşmalar hiç yapılmamıştır.
İnsanlar sevk zincirleriyle, prangalarla mahkemelere götürülmüşlerdir. Arabalara bindirilmeden kapı altlarında işkenceden geçirilmişler, ellerinden yazılı savunmaları alınmış, mahkemelerde konuşmamaları söylenmiştir. Nasıl olsa dönüp dolaşıp gelecekleri yer cezaevleridir çünkü. Söylenilenler yapılmazsa burada hesapları görülecektir.
Diyarbakır Cezaevi gibi zulmün doruklarda seyrettiği cezaevlerinde insanlar onurlarını korumak için kendilerini yakmışlar, kafalarını duvarlara vura vura ölmüşler, intihar etmişlerdir. 1982’de 4 Kürt önderi Hayri Durmuş, Kemal Pir, Ali Çiçek ve Akif Yılmaz ölüm orucunda şehit olmuşlardır.
1984 yılında İstanbul’dan cezaevlerinde direniş ve teslimiyet kol gezmektedir. 12 Eylülcüler tam teslimiyet istemektedir. Tek tip elbise, zorunlu eğitim, İstiklal Marşı söyletme… dayatılmıştır. Koğuşlar basılıp talan edilmektedir. Kitap, defter, yastık, yatak her şey yırtılıp ortaya yığılmaktadır. Bir taraftan da tutuklular arasında uzun zamandır alttan alta seyreden ikilik su yüzüne çıkmaktadır. Tutuklular teslimiyetçiler ve direnişçiler olarak ayrılmışlardır artık. Ölüm orucuna yalnızca iki hareket katılmış ve 75 gün süren eylemde Mehmet Fatih Öktülmüş, Haydar Başbağ, Abdullah Meral ve Hasan Telci şehit olmuşlardır.
İşte bilim adamı İsmail Beşikci de aynı nitelikteki cezaevlerinden geçmiştir. Aynı muamelelere tabi tutulmuştur.
Beşikci, Bilim Yöntemi, Türkiye’deki Uygulama 2. Türk Tarih Tezi, Güneş-Dil Teorisi ve Kürt Sorunu isimli kitabından dolayı verilen ceza infaz edilirken birçok cezaevinde kalmıştır. Bunlardan birisi de Sakarya Cezaevi’dir. Buradan Kaynarca Cezaevi’ne nakledilmiştir. Sakarya Cezaevine gardiyanların yaptıkları baskında Beşikci’nin el yazıları “ele geçirilmiş”tir. Bunların arasında İsviçre Yazarlar Birliği Başkanı’na yazılmış bir de mektup vardır. Beşikci bir mektup yazarak “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hariçteki itibar ve nüfuzunu kıracak şekilde devletin dahili vaziyeti hakkında yabancı bir memlekette asılsız ve gerçek dışı haberler neşrettiği” için hakkında dava açılmıştır.
Fakat sadece bir mektupla yetinmeyen mahkeme yaptığı araştırmalar sonucu görmüştür ki Beşikci’ye, o da yazar olan arkadaşından bir yün kazak, “ayrı zamanlarda toplam 350 kron” gelmiştir!
Mahkeme sonuçlandırılabilir artık. Karar: 10 yıl hapis, 5 yıl sürgün. Mahkemenin verdiği gerekçeli kararda şöyle bir mizansen vardır: Memleketi bölmek ve parçalamak için Beşikci’nin karakter yapısı uygundur. Beşikci bir kelime bile Kürtçe bilmemesine rağmen dış güçler onu Çorum iline İskilip ilçesinde bulmuşlar, yandaşlarına daha faydalı olması düşüncesiyle Siyasal Bilgiler Fakültesine sokmuşlar. 1961-1962 ders yılında mezun olan Beşikci gayreti sonucu Yedek Subay okulunu bitirmiş. Ama bu görevini özellikle Bitlis ve Hakkâri yörelerinde sürdürmüş. Daha sonraları sıfatını güçlendirmek ve daha da etkili olmak amacıyla 1965 senesinde açılan bir imtihana girerek Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Asistanlığını kazanmış. Bu arada kitap ve makaleler de yazıyormuş ve diyormuş ki Kürtlere: “Sen Türk değilsin, ayrı Kürt ırkındansın, sömürülüyorsun, müstakil bir Kürt Devleti kur, hakkını yedirme, Atatürk’e inanma, sizi Türkleştiriyorlar…” Ayrıca 1981/210 emanet sırasında kayıtlı mevcut suç konusu mektupların örnekleriyle diğer kitap ve belgeler gibi maddi ve hukuki” deliller de ele geçmiştir. Ayrıca yurtdışından gönderilen bir yün kazak ve toplam 350 kron da var…
İşte böyle, ortada mahkemenin “dış güçler” dediği çeşitli Avrupa ülkelerinin Yazarlar Birliği Başkanlarına gönderilen bir mektup, bir yün kazak, o zaman 3500 TL. tutan Beşikci’nin bir yazar dostundan gelen 350 kron… Ama verilen ceza 10 yıl hapis, 5 yıl sürgün.
Bu mektup davası ve sonuçları insana derin bir hüzün vermektedir. Gerekçeli kararın bir yerinde “…hiçbir ilmi kariyeri olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bulunan sanık İsmail Beşikci’nin asistanlığını ileri sürerek öğretim görevlisi ve yazarlık sıfatını hakkı olmadığı halde kullanarak” diyerek Beşikci aşağılanmaktadır… Beşikci’nin söylemediği şeyler sanki söylemiş gibi gerekçeli karara alınarak sözde karar güçlendirilmiştir. Mahkeme kararını açıklanmıştır; toplam 30-40 dakika süren duruşma sonucu… Halbuki Beşikci’nin savunma dilekçesi 239 sayfadır. Ceza, savunma okunmadan verilmiştir.
Beşikci’ye ceza veren yargıçlardan ikisi 7 ay sonra bazı sanık yakınlarından rüşvet alırken suçüstü yakalanmışlardır. Aldıkları rüşvet milyonlarca liradır. Ama aldıkları ceza, birisi 8 yıl 2 ay, diğeri 6 yıl 9 ay 20 gündür…
Görülüyor ki düşünceye verilen ceza rüşvete verilenden daha fazladır…
Yurt Kitap-Yayın Beşikci’nin bütün eserlerini yayınlamaya başladığını kısa bir süre önce kamuoyuna duyurmuştu. Bu arada “Ortadoğu’da Devlet Terörü” isimli kitabımızdan milyarlarca lira ceza istenmektedir. Kasım ayının başlarında piyasaya verdiğimiz “Bilim Yöntemi, Türkiye’deki Uygulama I. Kürtlerin Mecburi İskânı” isimli kitabımız ise İstanbul 2 No.lu DGM’nin bir kararıyla toplatılmıştır. Bu son kararla ilgili bir şeyler söylemek istiyoruz: Kürtlerin Mecburi İskânı 1977 yılında Komal Yayınevi tarafından yayınlanmış ve toplatılmıştır. Görülen dava sonucu İsmail Beşikci’ye 1.6 yıl hapis cezası verilmiştir. Ceza infaz edilmiştir. Ceza 142/3’den verilmiştir. 12 Nisan 1991 tarihinde 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 23. maddesi uyarınca 140, 141 ve 142. maddeler kaldırılmıştır. Ve biz söz konusu kitabı, dava tümüyle ortadan kaldırıldığı için Ekim 1991’de yeniden yayınladık. İst. 2 No.lu DGM kitabı toplatma kararında “3713 sayılı yasanın 8. maddesinde belirtilen suçun işlendiği ileri sürüldüğünden, kitap bu yasanın yürürlük tarihinden sonra yeniden yayınlanmış olduğundan” cümleleri yer almaktadır. Demek ki 142/3’ün kaldırıldığı doğru değildir. Bir hile yapılmıştır. 142/3 daha da ağırlaştırılarak Terörle Mücadele Yasası’nın 8. maddesine konulmuştur. Davası düşmüş kitaplar tekrar toplatılabilmektedir. Yazar 142/3’ten cezaevinde yatmıştır. Şimdi de aynı yazar, aynı kitaptan 2-5 yıl hapis, 50 milyon liradan 100 milyon liraya kadar para cezası isteği ile, yayınevi ise, milyarlarca lira para cezası isteği ile yargılanacaktır. Biz, insan haklarını, basın özgürlüğünü aramaktayız.
Bir de şunu açıklamak istiyoruz:
Yayınevimizin çıkarttığı kitaplardan önemli bir kısmı toplatılmıştır. Kitaplarımızın toplatılmasını istemiyoruz. Kitap yayınladığımız için yayınevimize polisin gelmesini istemiyoruz. Kitapçılardan kitaplarımızın ve başka yayınevlerinin kitaplarının, dergilerinin vs. toplatılmasını istemiyoruz. Polisin kitabevlerine toplatma için gitmesini kesin karşıyız.
Biz basın özgürlüğü, düşünceyi ifade etme özgürlüğü istiyoruz. Hiçbir Avrupa ülkesinde kitap toplatma yok. Derleme diye bir kurum da yok. Ancak şahıslara yönelik hakaretler olursa kişilerin başvurusuyla kitaplar dava konusu olabiliyor. Biz de aynı hakkı istiyoruz.
Kitap, dergi vs. toplatmalarının önüne geçilmesi gerekmektedir. Düşüncelere tahammül istemekteyiz. Bu yüzden herhangi bir davanın aleyhimize sonuçlanması halinde Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na kişisel başvuru hakkımızı kullanacağız. Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülecek dava da tahminimize göre bir kitap davası olmayacaktır.
İsmail Beşikci’ye saygı, okura dostlukla…
YURT KİTAP-YAYIN
(Zihnimizdeki Karakolların Yıkılması adı altında yayınladığımız bu kitap 1984 yılında Dengê Komal Yayınevi tarafından Savunma adı altında Stockholm’da yayınlamıştır. Biz bu kitaba ek olarak; İsmail Beşikci tarafından Askeri Yargıtay’a gönderilen 11 Ekim 1982 tarihli Temyiz Dilekçesi’ni, 17 Ocak 1983 tarihinde gönderilen Karar Düzeltme İstemi’ni ve Bilim Yöntemi, Türkiye’deki Uygulama 1. Kürtlerin Mecburi İskânı; Bilim Yöntemi, Türkiye’deki Uygulama 2. Güneş-Dil Teorisi ve Kürt Sorunu isimli kitaplarla ilgili duruşmalarda yapılan savunmalardan dolayı verilen cezalara karşı 11 Ekim 1982 tarihinde gönderilen Temyiz Dilekçesi’ni yayınlıyoruz.
Yurt Kitap Yayınları)
İÇİNDEKİLER
YENİ BASKIYA ÖNSÖZ 09
YAYINEVİ’NİN NOTU 11
MİLİTAN BİR DEMOKRAT: İSMAİL BEŞİKCİ 15
“SUÇ DELİLİ” MEKTUP 19
POLİS SORGUSU 23
ASKERİ SAVCILIK SORGUSU 35
İDDİANAME 41
SAVUNMA 45
Bilimin Ve Resmi İdeolojinin Niteliği 47
Bilimsel Tavır ve Davranış 56
Kürt Olgusu 58
Sosyoloji Asistanlığı 66
Doğu Mitingleri, İdari Soruşturma,
“Doğu Anadolu’nun Düzeni” ve Göreve Son Verme 67
Kitaplarla İlgili Ceza Davaları 70
I. 1971 “Doğu Duruşmaları” 72
Toplumsal Sorunların İdeolojik Yollarla
Yok Sayılması 79
Kürtlerle Türklerin Eşitliğinin Temel Koşulu 80
Irkçı Olan Kim? 82
Mahkemelere Güven Duymadım 90
II. 1974 Genel Affı ve Sonrası 92
Yargıçlarla “Kürtlerin Türklüğü” Tartışması 99
III. Danıştay’daki Davalar 106
IV. İsviçre Yazarlar Birliği’ne Mektup 113
Mustafa Kemal’in “Mazlum Uluslar Görüşü” Üzerine 115
“Atatürk Demokrasisi” Kavramı Üzerine 124
Mustafa Kemal’in Basın Özgürlüğüne
İlişkin Düşünceleri Üzerine 126
“Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir” Sözü Üzerine 128
Türk Düşüncesinde Çifte Standart:
Batı Trakya Türkleri, Bulgaristan Türkleri ve Kürtler 132
Almanya’daki Türk Çocuklarının
Asimilasyonuna Tepki ve Kürtlerin Asimilasyonu 144
Türk Aydınları “Düşünce Özgürlüğü”nü
Nasıl Anlıyorlar 146
Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve
Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in
Konuşmasının Eleştirisi 157
Türk Düşüncesindeki Çifte Standart 161
Ortaçağ’da Engizisyon,
Günümüzde Resmi İdeoloji, Kemalizm 172
20. Yüzyıla Damgasını Vuran Temel Kavramlar 176
Türk Üniversitesi, Türk Profesörleri
Bilim Kavramının İçeriğini Nasıl Boşaltıyor? 177
Somut Gerçek, İdeolojik Gerçek 184
Üniversite Özerkliğinin İki Farklı Uygulaması
Türk Üniversitesini Düzenleyen Beş Ayrı Kanun 187
Sonuç 197
Talep 213
KARAR DURUŞMASI 215
GEREKÇELİ KARAR 219
AVUKATLARIN İTİRAZI 229
A. Usul Yönünden 230
B. Esas Yönünden 231
TEMYİZ LAYİHASI 235
I. “Gerçek”, “Gerçeği Aramak” Kavramları Üzerine 237
Türkiye’nin Dış İtibarı Nasıl Sağlanıyor 242
Düşünceye, Bilimsel Çabalara Neden Baskı Yapılıyor 243
II. Yargılamada Usule ve Esasa İlişkin Usulsüzlükler 249
III. Milli Menfaatlere Zarar Veren Kim? 254
Türk Yazarlarının, Profesörlerin,
Gazetecilerin Çifte Standardı 274
Türkiye Batı Trakya Türkleri Sorununu
Her Zaman Gündemde Tutma Çabası İçindedir 290
IV. Türk Üniversitelerinin Durumu 297
V. Türkiye’nin Dış İtibarı Yanlış Yerlerde Aranıyor 321
VI. Adalet Kurumları Haksızlığa Alet Olmamalıdır.
Usule ve Esasa İlişkin Bazı Yanlışlar 327
Talep 336
TEMYİZ DİLEKÇESİ 343
Mahkemenin Ağır Değerlendirme Hatası 348
Talep 351
KARAR DÜZELTME İSTEMİ 355
I. Olay 356
II. Rüşvet Olayı 356
III. Rüşvet Olayının Davamız Açısından Önemi 358
IV. Askeri Yargıtay’ın Onama Kararının
Anlamı Nedir? 359
1. Türkiye’nin Dış Ülkelerdeki İtibarı Sorunu 361
2. Yargıçlar, En Az Yargıladıkları Sanıklar Kadar
Dürüst Olmalıdırlar 364
3. Mahkemenin Gerekçeli Kararının Hukuksal Özü Yoktur
Karar Baştan Aşağı Bir Polemikten İbarettir 364
4. Duruşma Gizli Yapılmıştır 366
5. Yargıçlarla Aynı Düşüncede Olmak Zorunluluğu Yoktur 367
V. TALEP 374
1. Olgular-Cezalar ve Bilim ilişkileri 374
2. Ceza Adaleti! 379
3. Demokratik Ülkeler Eleştiriden Korkmaz 379
4. Türk Yargısına Güvenim Yoktur
Türk Yargısı Hukuksal Bir Fonksiyon Sürdürmemektedir.
Türk Yargısının Hukuksallık Görüntüsü Altında
Politik ve İdeolojik Bir İşlevi Vardır 381
5. Bu Davaya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Bakmalıdır 382
TEMYİZ DİLEKÇESİ 389
Bilimsel Düşüncenin Temeli ve
Bilimsel Tavır 390
Cumhuriyetçilik 391
Bilimin Önermeleri-İnanç-Saplantı 391
Dinsel Dogmatizm-İdeolojilerin Dogmatizmi 392
Aleniyet Nasıl Oluşuyor? 396
Talep: Bu Davaya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Bakmalıdır 396
1. Yargı Organının Yargılama Faaliyetlerinin
Temel Koşulu Güvenilirliktir. 396
2. Kürt Ulusunun Tarihsel ve Toplumsal Gerçekliği 397
3. Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz Prensibi 401
4. Siyasal Suç ve Düşünce Suçu Kavramlarının
Zaman İçindeki Değişmeleri 402
5. Adalete Leke Sürülmüştür. Halbuki Yargıçlar
En Az Yargıladıkları Sanıklar Kadar Dürüst Olmalıdırlar 404
6. Bu Davanın Görülme Yeri Ancak
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Olabilir 406