"Bu kitapta önce cumhuriyet savcılarının “sanık” İsmail Beşikci hakkında bilinen, geleneksel iddialarını okuyacaksınız.
Resmi ideolojinin isteklerini gerçeklerin yerine koyarak bir bilim adamını suçlayan, onun özgür olmasını “vatan ve milletin bütünlüğü için” büyük bir tehlike olarak niteleyip cezaevine atılmasını isteyen bu görüşlerin 24 yıldır içeriğinin hiç değişmediği ortadadır. Özgür düşünce, bilim yine suçun, yargının konusu yapılmaktadır.
Beşikci’nin yayınlanan iki çalışması ünlü TCK 142. Maddenin yerini alan Terörle Mücadele yasası 8. Maddesi hükmü uyarınca toplatılmış ve Beşikci tutuklanmıştı. İddia, kitaplarda “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhinde propaganda” yapmaktır. Burası olağan! Fakat bu iddialar arasında dikkat çekici, olağan olmayan bir nokta vardır. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne sunulan iddianamede savcı, artık Kürdlerin varlığını kabul etmekte ve “Kürdlerin de birinci sınıf vatandaş olduğunu” ileri sürmektedir. Kuşkusuz savcı bu noktaya kendiliğinden gelmemiştir. Onun bu noktaya getiren Kürd halkındaki büyük uyanıştır.
İddianameleri izleyen iki yazı, “Başkaldırının Koşulları” ve “Türk Yargısına Güvenmiyorum” Beşikci’nin DGM savcılarına verdiği yanıtlardır. Beşikci’nin sözleri bir savunmadan öte Türk resmi ideolojisinin yargılanması, onun yalana dayalı, çifte standartlı içeriğinin bilimsel bir kararlılıkla sorgulanmasıdır."