Yazılar
  • Paylaş:

11.07.2025

Serhat Kürdleri

Serhat Kürdleri

Serhat Kürdleri deyince akla, ilkönce Hayderan Aşireti, Kör Hüseyin Paşa ailesi gelir. Feridun Süphandağ (1958, Patnos/Ağrı) bu konu ile ilgili bir kitap yayımladı. Kitabın tam adı şöyle: Feridun Süphandağ, Serhat Kürtleri ve Kör Hüseyin Paşa Ailesi,

Alter Yayıncılık, 2025 387 s.

Bu isimden sonra kitabın ön kapağında, şöyle bir ibare de dikkat çekiyor: ‘Üç imparatorluğun son yüzyılında, Seferberlik’te, Sürgünde, Ağrı İsyanında, Zilan Katliamında’.

Kitabın başında  Rohat Alakom’un değerli bir önsözü var. (s.13-14)

Kitabın arkasında Kör Hüseyin Paşa Ailesi’nin Şeceresi hakkında yedi çizelge vardır.

Feridun Süphandağ’ın Serhat Kürdleri kitabını dile getirirken. Kemal Süphandağ’ın konu ile ilgili üç kitabını da hatırlamak gerekir:

Kemal Süphandağ, Büyük Osmanlı Entrikası, Hamidiye Alayları, Komal Yayınları 2006, İstanbul

Kemal Süphandağ, Hamidiye Alayları, Ağrı Kürd Direnişi ve Zilan Katliamı, Peri Yayınları, 2012, İstanbul

Kemal Süphandağ, Osmanlı Arşiv Belgelerinde Heyderan Aşireti ve Ağrı Direnişi,

Pel Yayınları, 2021, İstanbul

                                                                                                            ***

Rohat Alakom’un Serhat Kürdleri ile ilgili olarak kaleme aldığı incelemelerin bazılar şunlar: Arîstoktatên Serhadê Torîn, Avesta 2009

Kars Kürdleri, Avesta 2009

Rêya Teze Avesta 2023

Hoybûn Örgütü Ağrı Ayaklanması, Avesta 2012

Zaro Ağa, Avesta 2009

Kağızman-Kars’ın Tadı Tuzu, Kağızman Belediyesi Yayınları,  2012

                                                                                                          ***

 

Bu çerçevede belirtilmesi gereken diğer incelemeler şunlar: Mehmet Emin Sever, Kürt Tarihinde Bir Kesit, Azadi Örgütü ve Cibranlı Xalit Bey 

 Avesta Yayınları, 2023, İstanbul

Sedat Ulugana, İhsan Nuri Paşa’nın Anıları, Ağrı İsyanı Raporları, Dipnot Yayınları, 2024, Ankara

Vahdettin Engin, Hamidiye Alayları ve Hüseyin Paşa, Sabahattin Yıldız Eğitim Vakfı, 2018, İstanbul

M. Kalman, Ağrı Dağı Direnişi, 1926-1930, Peri Yayınları, Ekim 1997, İstanbul,

Sedat Ulugana-Kumru Toktamış, Ağrı İsyanında İstanbul’lu Bir Kadın, Yaşar Hanım’ın Anıları, Dipnot Yayınları 2023, Ankara

 

                                                                                                          ***

 

2

Nihat Gültekin, şimdiye kadar Ağrı direnişi ile ilgili olarak dört kitap yayımladı.

(İlk üç kitap için bk. Ağrı Direnişi Hakkında, (nerinaazad. 2.3.2025)

Şahideki Komkujîya Geliyê Zîlan Tahir Nas, Weşanxaneya Lîs, Diyarbakır, 2020 186 s.

Êsmane Sor, Şahidên Komkujîya Gelîyê Zîlan 1930, Adar 2022, Doz Yayınları, İstanbul 236.s.

Dîwarê Me Jî Hilweşandin,  Şahidên Komkujîya Geliyê Zîlan 1930, Îlon 2023, Doz Yayınları, İstanbul,  376 s.

Dördüncü kitap için bk. Zilan Katliamının 95. Yılı (nerinaazad, 30.6.2025)

Gotin Sar Bû Şahidên Komkujiya Geliyê Zîlan 1930, Doz Yayınları, Haziran 2025, 412 s. Kitapta İbrahim Gürbüz’ün Önsözü var. (s. 9-12)

Bu kitapların dördü de de Kürdçe’dir. Nihat Gültekin, bu dizinin beş kitap olacağını söylüyor.

                                                                                                      ***

Ağrı Direnişi ile ilgili olarak yazılmış başka kitaplar da var. Bunları şu şekilde belirtmek mümkündür:

Sedat Ulugana, Ağrı Kürt Direnişi ve Zîlan Katliamı, 2. Baskı, Yeni önsöz ve düzenlemelerle, Pêrî Yayınları, Kasım 2012, İstanbul, 272 s.

Sedat Ulugana, Kürdün Üç Hali, Direniş, Katliam, Sürgün, Dara Yayınları, Kasım 2019, Diyarbakır, 244 s.

M. Nuri Güneş, Kürdün Zemyan Yarası, Grafist Yayınları, Şubat 2018, İstanbul, 520 s.

M. Sadık Varlı, Gelîye Zîlan, Tebanî, Sîtav Yayınları, 2021, Van, 461 s. Kürdçe

M. Sadık Varlı, Ji Legenhen, Gelîye Zîlan, Reşoyê Silo û Zeynê, Sîtav Yayınları, 2025, Van, 244 s. Kürdçe

İkram İşler, Zilan Dosyası I, Sitav Yayınları, Mayıs 2015, Van, 653 s.

İkram İşler, Zilan Dosyası 2, Sitav Yayınları, Mayıs 2015, Van, 786 s.

 

3

 

19. yüzyılda, Hayderan Aşireti’nin yaşadığı alanlar üzerinde, daha doğrusu Kürdistan üzerinde, bölgedeki üç imparatorluk da, Osmanlı, Devleti, İran Kaçar Devleti, Rus Çarlığı, egemenlik mücadelesi yürütüyordu.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde, bu üç imparatorluğun yerine kurulan, Türkiye Cumhuriyeti, İran Şahlığı ve Sovyetler

Birliği döneminde bu üç devlet de Kürdlere karşı ortak bir yoketme siyaseti yürütmeye başladılar.

Bu ilişkiler ağında, kendisini hissettiren en önemli konu, Kürdlerde, toprağa dayalı milliyetçi bir hareketin, bir aydınlar kategorisinin ortaya çıkmamış olmasıdır.

Diasporada, örneğin İstanbul’da, Kürdler arasında bazı milliyetçi gelişmeler vardır. Bunlar, İstanbul’da oturmaktadırlar.

Kürdler içinde bazı kültürel haklar talep etmektedirler. Bunlar toprak temelli milliyetçi gelişmeler olarak değerlendirilemez.

Toprak temelli milliyetçilik, Kürdistan’da toprağa bağlı olarak gelişen bir milliyetçiliktir. Araplar, Farslar, Türkler karşısında Kürlerin çok olumsuz koşullarda olduğunu bilincine varıp eşitlik mücadelesi yürütmenin

gereği üzerinde durmaktadırlar. Bunu, devletleşme çabası olarak değerlendirmek gerekir. Böyle bir süreci yaşamak yerine Kürd aşiretleri, İran veya Osmanlı devletiyle birleşip zayıflatmaya, yoketmeye çalışıyorlar.

Burada Kürdlerle, Kürdistan’la ilgili çok önemli bir sorunla karşılaşıyoruz. Bu Kürdistan’ın, Kürdlerin bölünmesi sorunudur. Kürdistan, 1639’da Kasr-ı Şirin andlaşmasıyla İran ve Osmanlı arasına ikiye bölünmüştür.

Artık, Hayderan Aşireti’nin bir kısmı İran’da, bir kısmı Osmanlı topraklarında yaşamaktadır.

Kürdlerle ilgili her soruna iki devlet de karışmaktadır. 19. Yüzyılın ilk çeyreğinde, Rus-İran savaşları sürecinde,1813 Gülistan, 1828 Türkmençay Andlaşmalarıyla, İran Kürdistanı’nın kuzey-batı yöreleri Çarlık Rusyası’nın denetimi altına girmiştir.

                                                                                                          ***

Toprağa bağlı milliyetçilik derken, bu konuyu ilk defa kavramlaştıran ve serhatlı bir Kürd olan İbrahim Gürbüz’ün yazılarına dikkat çekmek istiyorum.  İbrahim Gürbüz’ün, Kürdler Neden Milliyetçi olmalıdır? Kitabındaki,  yazıları bu bakımdan dikkate değer. Özellikle ‘Kürdistan’da Milliyetçilik: Tarihsel ve Sosyopolitik Bir İnceleme’ yazısı önemlidir. (s. 270-305)

İsmail Beşikci, Celal Temel, İbrahim Gürbüz, Kürdler Neden Milliyetçi Olmalıdır? İBV yayınları, 2004, İstanbul

                                                                                                       ***

Hayderanlar, 16. Yüzyıla kadar Silvan taraflarında yaşıyorlardı. Bu tarihlerden itibaren Kuzey-Doğu’ya doğru göç etmeye başladılar. Ağrı, Patnos, Maku, Hoy çevrelerin yerleştiler. Göçebe, yarı göçebe bir yaşam sürdürüyorlardı.

Kör Hüseyin Paşa, (1845-1929) Hayderanlar’ın 19. Yüzyıl sonlarındaki, Yirminci yüzyıl başlarındaki lideridir.

***

4

Kör Hüseyin Paşa, Mutkili Hacı Musa Bey  Kayseri’de sürgündedirler. Kör Hüseyin Paşa, Ağrı’ya ulaşıp, harekata katılmak düşüncesindedir. Bir yolunu bulup sürgün yerinden kaçarlar, Suriye’ye geçerler. Kör Hüseyin Paşa, Suriye’de Xoybûn’a katılır.

Suriye’den Barzan bölgesine geçerler. Şeyh Ahmed Barzani’ye misafir olurlar. Kör Hüseyin Paşa’nın amacı, Barzan’dan, Hakkari, İran yolu ile Ağrı Dağı’na ulaşmaktır.

Kürdistan’ın Güneyi’nde, Mergesor bölgesinde, Türkiye sınırına on km. mesafede, Piran Dağı’nın eteklerinde konaklamaktadırlar. Kör Hüseyin Paşa namaz kılarken Hacı Musa Bey’in  oğlu Medeni tarafından öldürülür.

Çıkan çatışmada Kör Hüseyin Paşa’nın oğlu Abdullah ve yeğeni Ahmed ise öldürülür. Medeni ve hizmetkarları Baqo Türkiye’ye kaçarlar. Bu olay 1929’da gerçekleşir. (s. 278 vd.)

Hacı Musa’nın oğlu  Medeni’nin hizmetkarları Baqo’nun Kör Hüseyin Paşa’yı öldürmesi, Türkiye’ye yaranma düşüncesi ve

duygusudur. Zira Türkiye’nin Kör Hüseyin Paşa hakkındaki düşüncesi olumsuzdur.

Hacı Musa Bey Kör Hüseyin Paşa ile sürgünden Suriye’ye geçer. Irak’â gidemeden Suriye’de vefat eder Şeyh Ahmed Barzani, Nuh Bey’in yargılanmasını ister. Nuh Bey yargılanır. Yargılama sonunda, mahkeme

Nuh Bey’in idamına karar verir. Eliyê Unis’in oğlu Abdurrahman’ın Nuh Bey hakkındaki düşüncesi de olumsuzdur. (s. 283)

                                                                                                               ***

Kör Hüseyin Paşa, Ağrı Dağına ulaşamaz ama oğulları Nadir Bey ve Mehmet Bey Ağrı Dağı’na ulaşırlar ve harekata katılırlar. Nadir Bey, çok değerli bir Kürd, çok değerli bir yurtseverdir. Hem dağdaki mücadelesiyle, hem 6 yıl kaldığı altı yıl kaldığı İran Hapishanelerindeki yaşantısıyla çok değerli bir Kürd’dür. Mehmet Bey’de öyledir. Nadir Bey 1984’de vefat eder. Patnos’da toprağa verilir. Kitapda Nadir Bey’in doğum tarihi hakkında bir kayıt yok. 1907 olabilir.

Yukarıda sözü edilen ve  Kör Hüseyin Paşa’nın katili olan Medeni, 1962’de, Muş’ta, Alaeddin Paşa Camisi avlusunda,    Kör Hüseyin Paşa’nın ağabeyi  Sultan Bey’in torunu genç Mehmet Güven tarafından infaz edilir.

 

                                                                                                              ***

Kitapta, dengbêjler tarafından söylenen pek çok klam, şarkı var. Bunların

Kürdçe asıllarını verilmesi olumludur. Ama bu şarkıların içeriğinin özet olarak

Türkçe verilmesi de iyi olurdu.