Yazılar
  • Paylaş:

07.02.2022

KÜRD AYDINLARI

Mücahit Özden Hun, Kürtler ve Güller, Cilt 1, İsimli bir kitap yayımladı. (Alter Yayıncılık,  Aralık 2021, 1306 sahife.
Bu kitapta araştırmacı yazar Mücahit Özden Hun, (d. 1958, Iğdır) İhsan Aksoy’dan başlayarak Mehdi Zana’ya kadar 45 Kürd aydınının eylemlerini, düşüncelerini, görüşlerini değerlendiriyor. 44. ve 45. kişiler Gazi Muhammed ve Abdurrahman Qasımlo’dur.

Kişi olarak bu kitabın  yararlı olduğunu düşünüyorum. Kitapda 45 Kürd aydınının  düşünceleriyle ve eylemleriyle ilgili çok değerli bilgiler var.
Kürdler ve Güller kitabındaki 45 Kürd aydını şunlardır: İhsan Aksoy, Kerim Aksoy, Rohat Alakom, Mahmut Alınak, Kovan Amedi, Ahmet Aras, Nizamettin Ariç, Mustafa Aslan, Mehmet Ali Aslan, Şükrü Barlık, İsmail Beşikci, Eyüp Bischof,  Joyce Blau, Mehmet Emin Bozarslan, Cüneyt Bozkut, Sertaç Bucak, Kemal Burkay, Adil Çalbay, Veysel Çamlıbel,  Mehmet Çetinkaya, Dengir Mir Mehmet Fırat, Ümit Fırat, İbrahim Güçlü, Mücahit Özden Hun, Cihan İpek, Aziz Kaya, Cevat Korkmaz, Feride Laçin, Recep Maraşlı, Ahmet Melik, Kendal Nezan,  Sırrı Özbek, Ahmet Özer, Haluk Öztürk, Fevzi Paydaş, Sait Pekdaş, Ayhan Sakçak, Hüseyin Saracoğlu, Enver Sezgin, Kazım Taş, Aydın Uçar, Sedat Yurttaş, Mehdi Zana, Rojhilat Özel Arşiv I Gazi Muhammed, Rojhilat Özel Arşiv II Abdurrahman Qasımlo
Güller benzetmesiyle, çeşitli renklerde güller olduğu gibi, Kürdlerin de çeşitli düşüncede, görüşte oldukları belirtilmek isteniyor. 
Görüldüğü gibi İsmail Beşikci, Joyce Blau, Şükrü Barlık gibi  kişilere de, Kürtler ve Güller kitabında  yer verilmiş.
                                                                                 ***
Mücahit Özden Hun kitabının ana  amacını dört  başlık altında toplamaktadır.  1. Kürdlerde kuşaklar arası kopukluğu onarmak  2. Kürtlerin, Kürdleri tanımasına yardımcı olmak  3. Türklerin, Kürdleri tanımasına yardımcı olmak  4. Kürdlerin duygusal siyasetten kopup sağduyuyu önemseyen siyasete geçiş yapmasına katkı sunmak
Mücahit Özden Hun, kuşaklar derken  de beş siyasal kuşaktan söz etmektedir. “Koçgiri isyanı, Şeyh Sait İsyanı, Ağrı Dağı isyanı, Dersim direnişi bir bütün olarak birinci siyasal kuşağı oluşturur” demektedir.
İkinci siyasal kuşakta, 49’lar olayı, 1960, Sivas Kabakyazı Kampı, 1963,  23’ler olayı, Deng Dergisi vardır.
Üçüncü siyasal kuşakta, Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) yer almaktadır.
Dördünci siyasal kuşağı, Devrimci Doğu Kültür Dernekleri (DDKD) Özgürlük Yolu, Rızgari, Ala Rızgari, Kawa, Tekoşin, Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK), Apocular belirlemektedir.
Beşinci siyasal kuşakta, Halkın Emek Partisi 1990 (HEP), Özgürlük ve Demokrasi Partisi 1992 (ÖZDEP), Demokrasi Partisi 1993 (DEP),  Halkın Demokrasi Partisi, 1994 (HADEP),  Özgür Parti, Demokratik Halk Partisi 1997 (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi 2007 (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi, 2008 (BDP), Halkların Demokratik Partisi 2013  (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 2014
Hak ve Özgürlükler Partisi, 2002, (HAK-PAR), Kürdistan  Sosyalist Partisi, 1974 (PSK), Katılımcı Demokrasi Partisi, 2006 (KADEM), Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi, 2014 (TKDP)
Mücahit hoca, çok karmaşık ilişkiler ağında bu listeyi hazırlarken Partiya Azadî Kürdistan (Kürdistan Özgürlük Partisi) 2014 (PAK) ve Hür Dava Partisi’ni  2012 (HÜDAPAR) gözden kaçmış. Bu iki partiyi de biz ilave edelim.

Mücahit Özden Hun, bu genel bilgileri, kitabını girişinde, ilk 28 sayfasında veriyor.
                                                                                   ***
Kürtler ve Güller kitabında birkaç liste dikkatimi çekti. Bu listelerle ilgili birkaç not koymak yararlı olabilir. Bu listelerden ilki yazar Mücahit Özden Hun tarafından hazırlanmış. s. 7’ de, Kürd aydınları tarafından çıkarılan yayınların listesi verilmiş. Bu yayınlar, bu  sayfada olduğu gibi yanyana değil, altalta yazılsa ve herbir yayının kaç sayı yayımlandığı, ne zaman, nerede yayımlandığı kimler tarafından yayımlandığı belirtilse çok yararlı bir iş yapılış olur.
İkinci listeye İhsan Aksoy’un bölümünde rastladım. s. 63-64’de  Doğu Mitingleri adı altında yapılan 12 miting belirtiliyor. Bu mitinglerin yapıldığı günlerde, halka,  bildiriler, boşürler dağıtılırdı. O bildirilerin, broşürlerin toplanması, incelenmesi önemli olabilir. Örneğin, Hilvan’da, Suruç’da düzenlenen mitinglerde Suriye  sınırı, kaçakçılık, mayın tarlaları vs.  nasıl değerlendiriliyordu?
İhsan Aksoy, s. 65’de, ‘Doğu Geceleri’nden söz ediyor. ‘Doğu Geceleri’nin listesini veriyor. O gecelerin düzenlendiği günlerde de, bildiriler, broşürler yayımlandığını hatırlıyorum. Bildirilerde, broşürlerde ’Doğu’yla,  ‘Doğu Geceleri’yle ilgili düşünceler, açıklanırdı. O bildirilerini broşürlerin bulunmasında, incelenmesinde yarar vardır.
İhsan Aksoy, s. 67-72 arasında da,  Ankara ve İstanbul, Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın kurucularının listesini veriyor.  Diyarbakır, Batman, Silvan, Kozluk,  Ergani DDKO’larının kurucular listesini de veriyor. Bu kurucular arasında,  vefat edenler de olabilir. Kurucuların doğum ve ölüm  tarihleri,  nerede doğdukları, nerede vefat ettikleri, işleri, eğitim durumları gibi bilgilerle  kurucular listelerinin tamamlanmasında büyük yarar vardır.
Veysel Çamlıbel, kendi bölümünde, s. 689-690’ da,  ‘49’lar’ın listesini veriyor. Bu listeyi, ilgili kişilerin nerede doğdukları, nerede vefat ettikleri, yaptıkları işler, meslekleri, eğitim durumları gibi bilgilerle tamamlamak  kanımca çok önemlidir.
Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi’ne 1964 sonlarında, Sosyoloji asistanı olarak  girmiştim. Veysel Çamlıbel o dönemde Ziraat Fakültesi’nde öğrenciydi. Bir yıl kadar sonra  mezun olduğunu sanıyorum.
Ümit Fırat da kendi bölümünde, s. 788-794 arasında,  ‘Aramızdan Ayrılan Dostlar’ başlığı altında  179 kişilik bir liste veriyor. Bu listenin güncellenmesi gereklidir, kanısındayım. Öte yandan bu liste hazırlanırken, gözden dikkatlerden kaçmış bazı ölümler de olabilir. Doğum ve ölüm tarihlerinin, nerede doğdukları, nerede vefat ettikleri gibi bilgiler elbette önemlidir. Bu bilgilerle, bu listenin tamamlanmasında da büyük yarar vardır.
                                                                                 ***
Kürdler ve Güller çalışmasında  Kürd aydınları birer birer değerlendirilirken aydının çevreyle ilişkileri geniş tutulmuştur. Örneğin İhsan Aksoy, kendini anlatırken, Doğu Mitinglerinden, Doğu Geceleri’nden söz ediyor. Yeni Akış Dergisi,  Uyanış Dergisi hakkında bilgi veriyor.  ‘Doğu Anadolu’da Geri Bırakılmışlığın Oluşumu, Şubat 1971 (İsmail Beşikci) yazısı üzerine değerlendirme yapıyor. Sennur Sezer’den söz ediyor. 
Kovan Amed,  Wera Beaudin Saeedpure’dan ve  Roboski katliamından söz ediyor.
Ahmet Aras, Denbej Şakiro, Naci Kutlay ve İsmail Beşikci’yle ilgili konuşmalar yapıyor. Kör Hüseyin Paşa’dan ve Nadir Beyden söz ediyor. Şeyh Said Efendi’den, Sürmeli Mehmet Paşa’dan Abdülmelik Fırat’dan söz ediyor. Yaşar Kemal’den, Evdilê Zeynike’den, Edip Karahan’dan bahsediyor.  Mele Mustafa Barzani, Kadri Can ve Ali Rıza Dalaman’ı dile getiriyor. 
Mustafa  Arslan ,  İhsan Aksoy, Kemal Sevim, Ahmet Aras, Ömer Polat hakkında bilgi veriyor. Mustafa Arslan, Ahmet Aras, Ömer Polat, Demir Pekol, Nazif Kaleli, Halit Güneş,  Mehmet Ali Adıgüzel,  Nizamettin Kaya, Cengiz Çamlıbel, Turgay Budak, Ali Kotan,  Saliha Kotan, Sultan Aslan, Kadir Manga, Tuncer Sumer, Veysel Çamlıbel, Cengiz Baltacı, Mehmet Nakiboğlu…  1960’ların sonlarında… Atatürk Üniversitesi’nde öğrenciydiler. Bir kısmı Fen-Edebiyat Fakültesi’nde, bir kısmı Ziraat Fakültesi’nde bir kısmı İşletme Fakültesi’ndeydi.
Mustafa Arslan, Ahmet Aras, Demir Pekol, Halit Güneş, Ömer Polat, Nazif Kaleli, Nizamettin Kaya, Mehmet Ali Adıgüzel gibi arkadaşlar,  yurtta kaldıkları  odada dinleme cihazı bulmuşlardı. Bu olay  o  zaman basına da yansımıştı. Bu oda, 85 nolu oda diye anılıyordu.
Mehmet Ali Aslan, kendisiyle ilgi bölümde, TİP’den ve Yeni Akış dergisinden söz ediyor..
Şükrü Barlık, Ermenilerden, Ezidilerden, Süryanilerden söz ediyor.
Benim bölümümde, Halil Ağa’dan, Hurşid Ağa’dan, DDKO’dan, Nazif Kaleli’den, Hüseyin Musa Sağnıç’tan, Hikmet Bozçalı’dan, İhsan Aksoy’dan söz edilmiş.
Cüneyt Bozkut, İbrahim Kaypakkaya, Mehmet Bayrak , Yaşar Kemal’den, Açılım Dergisi’nden bahsediyor.
Sertaç Bucak,  Faik Bucak’ı ve Deng Dergisi’ni anlatıyor.
Kemal Burkay, Deng Dergisi, Mustafa Çamlıbel, Yeni Akış Dergisi’ni gündeme getiriyor.
Adil Çalbay, Cemil Bayık’ı anlatıyor.
Veysel Çamlıbel, Seyadê Şame  ve  Dr. Fuadla ilgili konuşuyor. 49’lardan, Şeresiyar Gazetesi’nden, Sosyalist Mezopotamya Dergisi’nden söz ediyor. Av. Bahhattin Eryılmaz’ı, Av. Erdoğan Teomete’yi,  Mustafa Özbay’ı anıyor.
Mehmet Çetinkaya, Ehmedê Xani, Cigerxwin ve Mele Mustafa Barzani’den söz ediyor.
Ümit Fırat, babasının kitaplarını konuşuyor. ‘Kürtler, Tarihi ve İçtimai Teşkilat’ yazısını gündeme getiriyor. Bu yazı, 1971’de Diyarbakır Sıkıyönetim Tutukevi’nde elden ele dolaşırdı. Ahmet Arif’i, İsmail Beşikci’yi, Orhan Kotan’ı, Zülküf Şahin’i anlatıyor. ‘Modern  zamanların mukaddes toprakları’ diyerek Irak’ı gündeme getiriyor, Milletler Cemiyeti’ ve Birleşmiş Milletler’i eleştiriyor. İhsan Aksoy’dan söz ediyor. (x)
İbrahim Güçlü Necmettin Büyükkaya’dan, DDKO’dan, Sait Kırmızıtoprak ve Ali Beyköylü’den söz ediyor.
Cihan İpek Dilan Sineması’nı gündeme getiriyor.
Cevat Korkmaz, Ayşe Şan ve Nedim Dağdeviren’i anlatıyor.
Mahmut Alınak Meryem Xan’dan  söz ediyor.
Recep Maraşlı, Deniz Gezmiş, Necmettin Büyükkaya, Kaya Müştakan, Ali Beyköylü gibi arkadaşları anlatıyor.
Kendal Nezan, Şevket Beysanoğlu, Talat  İnanç, Karl Brokelmam, Louis Neel,  Heciyê Cindi, Kanate Kurdo, Daniel Mitterand,  Kamuran Bedirxan, Temure Xalil ve Amir Hasanpour’dan , Rojen Barnas’tan söz ediyor. 
Sırrı Özbek,  Sıddık Bilgin’i ve İhsan Aksoy’u anlatıyor.
Ahmet Özer,  Yılmaz Güney, Behçet Cantürk, Şefik Epözdemir, Kinyas kartal, Celal Temel, Yaşar Kemal ve Açılım Dergisi hakkında konuşmaktadır.
Haluk Öztürk, Halis Öztürk, Hesene Mete, Fırat Ceweri Mehmet Uzun hakkında konuşmuş.
Fevzi Paydaş, Celal Paydaş’ı  anlatıyor.
Sait Pekdaş, Mümtaz Kotan, Celal Talabani, Faruk Aras, Medet Serhat, Ferit Uzun’dan söz ediyor.
Ayhan Sakçak,  Fikret Başkaya ve Serhat Bucak hakkında konuşuyor.
Kazım Taş, Ahmet Aras hakkında konuşuyor.
Aydın Uçar, Ali Karahan’ı ve Nuri Dersimi’yi anlatıyor.
Sedat Yurttaş, Selahattin Demirtaş, Hatip Dicle, Ahmet Türk,  ve Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) ve Mehmet Kaya hakkında  konuşuyor. 
Kürtler Güller Cilt I kitabında, Gazi Muhammed ve Abdurrahman  Qasımlo hakkında da değerlendirmeler  yapılıyor.
                                                                       ***
Aziz Yağan, Kürdce, KürD Hareketi ve KürT Aydınları, başlıklı bir yazı yayımladı. (nerinaazad, 4 Şubat 2022) Bu yazının incelenmesinde yarar var. Bu yazıda, Aziz Yağan hocanın, Kürd derken (D )  ve Kürt derken ( T ) seslerine dikkat çekmesi çok anlamlıdır.
Araştırmacı yazar, Mücahit Özden Hun, kitabının ikinci cildinin başına konmak üzere, Kürdistan gibi, bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış, dili, kültürü, demokratik hakları gasbedilmiş  bir toplumda, aydınların işleviyle ilgili bir yazı kaleme almalıdır.
Kürtler ve  Güller kitabının ikinci cildini, birçok kişinin beklediği kanısındayım.
(x) ‘Modern zamanları mukaddes toprakları’ kavramı çok dikkatimi çekmişti. Bu konuda küçük bir değerlendirme yapmanın gereğini duyuyorum.  Irak’ı, Suriye’yi, İran’ı, Türkiye’yi ‘mukaddes’ kılan, kanımca, müştereken, Kürdistan/Kürdler üzerinde sürdürdükleri egemenliktir. Kürdistan sömürge bile değildir. Kürdistan, Irak, Ürdün, Filistin, Suriye, Lübnan gibi, Büyük Britanya’ya veya Fransa’ya, Manda (sömürge) olarak kurulsaydı, günümüze kadar çoktan   kurtulmuş olurdu. Kürdlerin, Kürdistan’ın, bölünmesi, parçalanması, paylaşılması, her parçada, ayrı ayrı demokratik hakların, dil, kültür haklarının gasbedilmesi, inkar edilmesi,  emperyalizmin Yakındoğu’daki, Ortadoğu’daki en kalıcı politikası, en ezici, en yok edici politikası ve uygulaması olmuştur.  
Bu sürecin en trajik durumu, kanımca, Halepçe’de 16 Mart 1988’de gerçekleştirilen katliamdır. Bir çırpıda 6.000’den fazla Kürd  zehirli gazlarla boğulmuştur. Bu tam anlamıyla bir soykırımdır. Fakat bu soykırımın  bile, dünyada, hiçbir tepkiye yol açmaması, belki, bundan daha ağır bir olaydır. Evet, bu soykırım, dünyada hiçbir tepkiye yol açmamıştır. Ne Paris’de, ne Londra’da, ne Berlin’de, ne Roma’da, ne Washington’da, ne  Moskova’da, ne Ankara da, ne de Kahire’de… hiçbir tepki gelişmemiştir. Ne sivil toplum kurumları tarafından ne de devletler tarafından. Hatta,  benzer bir süreci 9 Ağustos 1945’de,   yaşayan Hiroşima’da, 4 Eylül 1945’de yaşayan  Nagazaki de bile… Bu koşullarda bile Saddam Hüseyin Rejimi desteklenmiş, Kürdler eleştirilmiştir. “Aman aman, bu  devletlere hiç dokunmayın, ‘kutsal yapı’ yıkılmasın, zarar görmesin! …” anlayışı sürüp gitmiştir.
17-18 Mart 1988 günlerinde, sadece Tel Aviv’de, sivil toplum  kurumları tarafından gündeme getirilen bir protesto yürüyüşünün gerçekleştiğini de vurgulamak gerekir. Zaten bu soykırımı, hemen anında,  dünyaya duyuran da İsrail olmuştur.   
Bu ilişkilerde,  savunulması gereken temel ilke İnsan Hakları değil, Ulusların Kendi Geleceklerini Belirleme Hakkı olmalıdır.
Milletler Cemiyeti, Birleşmiş Milletler, adındaki ‘milletler’ ifadesine  rağmen, her zaman, milletlere karşı, devletlerin çıkarlarını gözetmiştir. Birleşmiş Milletler, milletlerin çıkarlarını da gündeme almak durumundadır.